ABD tahvil piyasaları, ABD 10 yıllık tahvil getirisini etkileyebilecek potansiyel bir Federal Rezerv faiz indirimi bekliyor. Aynı zamanda, Euro Bölgesi, Fransa'daki bir krizden kaynaklanan önemli siyasi istikrarsızlıkla karşı karşıya olup, bölgesel ekonomik istikrar ve Avrupa Merkez Bankası'nın politika kararları hakkında endişeler doğurmaktadır. Bu rapor, her iki bölgedeki gelişen dinamikleri ve bunların küresel piyasalar üzerindeki etkilerini detaylandırmaktadır.

ABD Para Politikası Görünümü ve Tahvil Piyasası Beklentileri

ABD tahvil piyasalarında, Federal Rezerv'in potansiyel faiz indirimi beklentileri artıyor; bu hamle, tarihsel olarak devlet tahvili getirileri üzerinde önemli etkilere sahip olmuştur. ABD 10 yıllık tahvil getirisi şu anda %4,1 civarında işlem görüyor. Bir yıl önce, Federal Rezerv'in toplam 100 baz puan (50bp başlangıç indirimi ve ardından iki adet 25bp indirimi) indirim gördüğü bir faiz indirim döngüsü sırasında, ABD 10 yıllık tahvil getirisi başlangıçta %3,6'ya düşmüş, ancak döngü boyunca %4,8'e yükselmiştir. Bu tarihsel bağlam, merkez bankası eylemleri ile piyasa tepkileri arasındaki karmaşık etkileşimi vurgulamaktadır.

Tahvil piyasası şimdi, öncelikli olarak bir başlangıç Federal Rezerv faiz indirimi beklentisiyle, önümüzdeki haftalarda ABD 10 yıllık tahvil getirisi için %4 eşiğinin altına düşüş bekliyor. Ancak, yapısal olarak daha düşük uzun vadeli tahvil getirilerinin sürdürülebilirliği bir kısıtlama ile karşı karşıya: enflasyon. Tahminler, şu anda yaklaşık %3 olan ABD enflasyonunun, beklenen tarife etkisiyle üçüncü ve dördüncü çeyreklerde %3,5 bölgesine hızlanma olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir. Enflasyonun bu seviyeye ulaşması halinde, %3,55'teki 10 yıllık SOFR oranı, %0'lık 10 yıllık reel faiz anlamına gelebilir ve bu da getiriler üzerindeki uzun vadeli aşağı yönlü baskıyı potansiyel olarak azaltabilir.

'Fransız Meselesi': Euro Bölgesi'nde Siyasi İstikrarsızlık

ABD'nin parasal gevşemeye odaklanmasının aksine, Euro Bölgesi, ikinci en büyük ekonomisi olan Fransa'daki önemli bir siyasi ve mali krizle mücadele ediyor. Bu 'Fransız meselesi', Başbakan François Bayrou'ya karşı yakın zamanda yapılan güven oylaması ve onun görevden alınması da dahil olmak üzere derin bir istikrarsızlıkla karakterize edilmiştir. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, derinleşen bir bütçe krizi ortasında yeni bir hükümet kurma göreviyle karşı karşıya.

Fransa'nın mali zorlukları büyüktür. Gelecek yıl kamu harcamalarının 51,1 milyar Euro artması bekleniyor, bu da açığı GSYİH'nin tahmini %6,1'ine çıkaracak ve Avrupa yetkililerine daha önce bildirilen %4,6'dan önemli ölçüde yüksek olacaktır. Ayrıca, ülke borcunun 2024'te GSYİH'nin %113'ünden 2029'a kadar GSYİH'nin %125,3'üne yükselmesi bekleniyor, bu da büyük ölçüde yaşlanan nüfusa bağlanıyor. Potansiyel GSYİH büyümesinin %1,2 civarında seyretmesi ve mevcut büyümenin bu yıl ortalama %0,6 olması beklentisiyle, ülke artan sosyal koruma maliyetlerini karşılamak için zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, duruma ilişkin endişelerini dile getirerek şunları söyledi:

"Siyasi gelişmeler ve siyasi risklerin ortaya çıkışı, ekonomi üzerinde, finans piyasalarının ülke riskini nasıl değerlendirdiği üzerinde bariz bir etkiye sahiptir ve bu nedenle bizim için bir endişe kaynağıdır."

Bu kargaşa, Fransa'nın uzun vadeli borçlanma maliyetlerini 2011 Euro Bölgesi borç krizinden bu yana en yüksek seviyesine çıkarmıştır. Euro Bölgesi'ndeki enflasyon ECB'nin %2 hedefine yakın kalmasına rağmen, ECB'nin artan risk ortamını yansıtarak faiz oranlarını sabit tutması yaygın olarak beklenmektedir. HSBC analistleri, "Politika faizlerinde herhangi bir değişiklik büyük bir sürpriz olur" yorumunu yapmıştır.

Piyasa Tepkisi ve Daha Geniş Etkiler

Bir ABD Federal Rezerv faiz indirimi tipik olarak daha düşük devlet tahvili getirilerine yol açacak ve ekonomik aktiviteyi canlandırarak potansiyel olarak hisse senetlerine fayda sağlayabilecekken, 'Fransız meselesi' ölçülemeyen bir risk ve fırsat unsuru getirmektedir. Bu ikilik, ABD ve Avrupa piyasaları arasında bir ayrışma veya artan volatilite potansiyeline işaret etmektedir.

Fransa'da, siyasi belirsizliğin ekonomik bir maliyeti olması bekleniyor; bu da yatırımların, işe alımların ve tüketimin ertelenmesine yol açarak ekonomik momentumu yavaşlatabilir. Yükselen piyasa faiz oranları da finansman maliyetlerini etkilemekte olup, bu da gayrimenkul ve inşaat gibi sektörlerdeki büyümeyi yavaşlatabilir. Bu iç zorluklara rağmen, euro son zamanlarda şaşırtıcı bir direnç göstermiş, EUR/USD döviz kuru 1,17591 seviyesinde olup, son beş işlem gününde %0,84 artmıştır. Bu güç kısmen zayıflayan ABD dolarına bağlanmakla birlikte, analistler bunun tehlikeli bir aşırı basitleştirme olduğu konusunda uyarıyorlar, çünkü Fransa'daki siyasi istikrarsızlık hala 'açık ve mevcut bir tehlike'dir.

Yeni bir Fransız hükümetinin mali yönetiminde güveni yeniden tesis etme yeteneği çok önemlidir. Ülkenin kabaran kamu borcunu ele almada süregelen bir başarısızlık, kredi notunun düşürülmesini, Fransız devlet tahvillerinin satılmasını ve Alman tahvilleriyle spread'in genişlemesini tetikleyebilir. Böyle bir senaryo, Euro Bölgesi'nde daha geniş bir güven krizine işaret edecek ve ABD doları hareketlerinden bağımsız olarak euro üzerinde önemli bir aşağı yönlü baskı uygulayacaktır.

Daha geniş Euro Bölgesi piyasasına yansımalar şimdiye kadar sınırlı kalmakla birlikte, durumun uzun süreli bir tırmanışı daha düşük swap oranlarına neden olabilir. Ancak, Başkan Macron görevde kaldığı sürece, muhtemelen 2027 seçimlerine kadar, OAT (Fransız devlet tahvili) spread'lerinin önemli ölçüde genişlemesi ve risk duyarlılığına yönelik daha geniş bir şok yaygın olarak beklenmemektedir.

Geleceğe Bakış

Yatırımcılar önümüzdeki haftalarda birkaç önemli faktörü yakından izleyecekler. Amerika Birleşik Devletleri'nde, yaklaşan enflasyon verileri Federal Rezerv'in faiz indirim yörüngesini şekillendirmede belirleyici olacaktır. Kalıcı enflasyon belirtileri, mevcut tahvil piyasasının sürekli daha düşük getiriler beklentilerini zorlayabilir.

Avrupa'da ise odak noktası tamamen Fransa'nın siyasi manzarası üzerinde kalmaktadır. Başkan Macron'un güvenilir bir bütçe konusunda fikir birliği sağlayabilecek yeni bir başbakan atama yeteneği, sadece Fransa için değil, tüm Euro Bölgesi için de kritik bir test olacaktır. ABD para politikası ayarlamaları ve Avrupa siyasi istikrarı arasındaki etkileşim, küresel piyasa dinamiklerini yönlendirmeye devam edecek ve yakın gelecekte temel varlık sınıflarının performansını belirleyecektir.